hafta ortası, gün ortası ve nerdeyse ömrün ortası...
bu kadar ortaya düşmese de çağrışımların içine düşüşe sebep rearviewmirror yine (radyo dinlemenin zararları). aynamdan bakıyorum hızla ilerken arkamda kalanlara (onlar da hızla ters yönde gidiyor olabilirler emin değilim, direksiyon bende dikiz aynasına ben bakıyorum sansam da)
kasvetli yağmurlu 76T yolculuğu. gençliğimizi yedi lan avcılar -taksim yolu, şimdi metrobüsle zırt fırt gidip geliyorlar ya kıskanmıyor değilim. neyse mevzu bu değildi. arka koltukta 3 kişi 3 walkman iki çıkışlı jak (bunlara başka bir şey deniliyordur kesin). şarkıyı dinleten arkadaş şarkıyı ayarlayıp biz ilk defa dinleyenlere verdi kulaklıkları yüzünde muzaffer bir gülümseme ile. beğeneceğimize hatta hayran kalacağımıza emin. sözlerini ve adını bile bilmeden ben de bir uzay hissi uyandırmıştı, uzayda düşüyor hissi, boşlukta salınan bir astronot (arada oluyor bu savatage- chance dinlediğimde gözümün önüne çocuk parkı gelmişti) adı space dye vest imiş bu daha ilk dinlenişte ömrüme kazınacağını anladığım şarkının adı. ilk müzik vurdu elbet sözlerden kulağa bir kaç kelime çarptı geçti, love is an act of blood oldu sonraları anlamı.
bu seriye devam edesim var ara ara. kazınan şarkılar ve tanışma anlarıyla birlikte..
27 Mayıs 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder